Pop Up Window

Murat Çakır

Doğu’da güneş batımı

Ex oriente lux – Işık doğudan yükselir! Demokratik Almanya Cumhuriyeti (DAC)’nde doğup, büyümüş bir insansanız, bu doğa yasasının tam tersine tanık oluyorsunuzdur. İki Almanya’nın birleşmesinden ve »çiçekler açan ülkenin refahına kavuşulacak« vaadlerinin verilmesinden 15 yıl sonra, yeni bir gerçek ortaya çıktı: güneş artık Doğu’da batıyor.

Doğu’nun karanlıklara boğulduğu, birleşmeden önce 17 milyon olan Doğu Almanya nüfusunun bugün 14 milyon sınırı altına düştüğü ve kimi kasabaların »hayalet kentlere« dönüştüğü sıkça ifade edilen bir gerçek. Geçen Pazartesi günü Berlin’de kamuoyuna tanıtılan bir araştırma, bu gerçeği bilimsel temellere oturttu. Rosa Lüksemburg Vakfı’nca finanse edilen ve sosyalbilimci Prof. Dr. Peter Förster tarafından kaleme alınan araştırma sonuçları, Doğu’da gelecek perspektifi kalmadığını kanıtlıyor.

Peter Förster’in yürüttüğü bu araştırma bilimsel açıdan dalında tek örnek. Araştırma 1987’den bu yana her yıl aynı kişilerle yapılan bir ankete dayanıyor. Saksonya’nın Karl-Marx-Stadt ve Leipzig kentlerinde okula gitmiş ve 1987’de 14 yaşında olan insanların, 19 yıl boyunca beklentilerinin, düşüncelerinin ve yaşamlarının nasıl bir gelişme gösterdiğini belgeleyen araştırma, resmî istatistiklerde yer almayan bir çok gerçeği gün yüzüne çıkartmakta.

Bugün 33 yaşında olan anket katılımcılarının üçte biri artık ya Batı Almanya’da ya da yurtdışında yaşıyor. Sadece yüzde 12’lik bir kesim Doğu’da gelecek güvencesi olduğuna inanıyor. Anket katılımcılarının yüzde 70’i kapitalist sistemden kurtulmayı arzuluyor ve yüzde 60’ı sosyalizmin insancıl bir reform alternatifi olduğuna inanıyor. İşin ilginç olan yanı, aynı oranın şimdi Batı’da veya yurtdışında yaşayan katılımcılar için de geçerli olması.

Doğu Almanya kökenli genç nüfus açısından temsilî olan araştırma, işsizliğin giderek derinleşen bir yara haline geldiğini kanıtlıyor. Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 68’i en az bir kez işsiz kalmış; yüzde 35’i ise birden fazla. Neredeyse hepsi –yüzde 94’ü- işsizliğin yol açtığı sorunlarla yakın akraba ve arkadaş çevresinde tanışmış. Anket sorularının yanıtlandığı 2005 yılında katılımcıların yüzde 40’ı işsiz durumdaymış. İşsizlik süresi 1996’da yedi aydan 2005’de 14 aya yükselerek, iki kat artmış durumda. Prof. Förster bu tandansın önümüzdeki yıllarda daha da artacağını vurguluyor.

Cinsler arasındaki fark bu araştırmada da belirgin. Erkek katılımcılar arasında çalışanların oranı yaklaşık yüzde 70 iken, bu oran kadın katılımcılar arasında sadece yüzde 52. Cinsler arasındaki bu fark, politik ve ekonomik sistemin değerlendirilmesinde de ortaya çıkıyor. Kadınlar kapitalist sistemi erkeklerden daha sert eleştiriyorlar. İşsizlik süresi, gelecek korkusu ve artan hoşnutsuzluk sağlık sorunlarına, özellikle psikosomatik rahatsızlıklara neden oluyor.

Katılımcılar kişisel gelecekleri konusunda son derece kötümser düşünüyorlar. Yüzde 64’ü Doğu Almanya’daki işsizliğin daha da artacağını tahmin ederlerken, yüzde 2’si azalacağına ve yüzde 34’ü şimdiki oranın aynı kalacağına inanıyorlar. Neredeyse bütün katılımcılar Doğu’da gelecek perspektifinin kalmadığı konusunda hem fikirler. Bu yaklaşım, egemen politikaya karşı protesto eğiliminin ve politikacılara yönelik güvensizliğin artmasına neden oluyor. Förster, Doğu Almanların büyük bir çoğunluğunun patlama noktasında olduğuna ve bir kıvılcımın son derece tehlikeli gelişmelere yol açabileceğine inanıyor.

Doğu Almanya’nın bazı kent ve kasabalarında neofaşist NPD’nin yüzde 25’lere varan oy patlaması yapması ve sayısız yerel mecliste yer alması göz önünde tutulursa, »tehlikeli« gelişmelerin ne olabileceği tahmin edilebilir. Ama bence daha vahim olanı, Doğu Almanya örneğinin Avrupa genelinde toplumların önemli bir kesimini –ki bu oran bence yüzde 25’dir- toplumsal, ekonomik, politik ve kültürel yaşamdan dışlanmış olduğunu göstermesidir. Malî piyasalar kapitalizmi ve bunun vahşi uygulaması olan neoliberalizm, insanlığın ortaya çıkardığı bütün kazanımları, medeniyetlerin bütün değerlerini sermaye birikimine kurban etmeye kararlı. Doğu Almanya’nın genç nüfusunun içinde bulunduğu durum, Fransa banliyölerinde yaşayanların veya Varşova varoşlarındakilerin durumundan hiç te farklı değil. Farklı olan, Doğu Alman gençlerinin birleşmeye rağmen hâlâ sosyalizmin iyi bir düşünce olduğuna inanmaları. Araştırmanın tek olumlu sonucu da bu zaten.

15 Nisan 2006 tarihinde »Yeni Özgür Politika« gazetesinde yayımlanmıştır.

Tüm yazı ve çeviriler kullanılabilir. Dergimizin kaynak olarak gösterilmesi rica olunur.
Alle Beiträge und Übersetzungen können übernommen werden. Hinweis auf unsere Seite wird gebeten.