22 Eylül seçimlerinde: Savasa, sosyal kısıtlamalara, özelleştirmelere ve ırkçılığa karşı olan adayları destekleyelim!

Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF)'nun Federal Alman parlamento seçimlerine yönelik açıklaması:

2 Eylül seçimlerinde 500 bine yakın Türkiye kökenli emekçi de oy kullanabilme hakkına sahip. Bu seçmenlerin önemli bir bölümü uzun senelerdir Almanya’da yaşamasına rağmen ilk defa oy kullanacaklar.

Senelerdir yabancı statüsünde tutulan bu insanlar, ırkçı ayrımcı uygulamalara tabi tutuldu. Yerli emekçilerle birleşmesi, kaynaşması engellenmeye çalışıldı. Bu bölünmüşlükten sadece yabancı emekçiler değil, bütün emekçiler zarar gördü. Yabancılar üzerinden başlatılan ekonomik, demokratik haklara yönelik saldırılar toplumun tümüne yayılarak, tüm uluslardan emekçilerin yaşam şartları kötüleştirildi. Bu politikalar bugün de devam etmekte.

Bölünmüşlüğe izin vermeyelim!

Bugün seçme ve seçilme hakkına sahip olan ‘yabancıların’, aynı sorunları paylaştığı yerli emekçilerle birleşme ve sorunları için ortak hareket etme, kendileri için politika yapma olanakları daha da fazlalaşmıştır.

Ancak bölünmüşlükten çıkarı olanlar, emekçilerin birlikte hareket etme olanaklarını zayıflatmaya, yeni seçmenleri de bölmeye çalışıyor. Bu çok yönlü bölme çabaları çerçevesinde, bugüne kadar değişik dönemlerde iktidar olmuş partiler kulağımıza hoş gelecek vaatler verirken, bazı çevreler de Türkiye kökenli seçmenlerden bu vaatleri veren partileri seçmesini istiyorlar. Bu çevrelerin, “Türkiye’nin AB’ne girmesinden yana olan, Türkiye’yle iyi geçinen ya da ‘Türklerin’, ‘Kürtlerin’, ‘Alevilerin’, ‘Sunnilerin’, ‘göçmenlerin’ çıkarını savunan partileri seçin” biçimindeki önerileri, emekçileri asıl sorunlarından koparmaya, kafa karıştırmaya yöneliktir ve emekçilerin bölünmüşlüğünü daha da arttıracak önerilerdir.

Emekçilerin sorunları ve çıkarları ortaktır!

Bugün Almanya’daki tüm emekçilerin olduğu gibi, Türkiye kökenli emekçilerin de temel sorunları, işsizlik, sosyal kısıtlamalar, eğitimin-sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi, savaş, savaş hazırlıkları ve bunlara bağlı olarak yaşanan ırkçılık-ayrımcılıktır. Seçimlerde desteklenmesi, güçlendirilmesi gereken ise, bu sorunlara, emekçiler cephesinden doğru cevaplar veren ve çözüm önerileri getiren partilerin ve adayların desteklenmesidir.

Savaştan, özelleştirmeden, işçi haklarının kısıtlanmasından yana olan, doğrudan ya da dolaylı yollardan yerli ve yabancı emekçilerin birliğini ve kardeşliğini engellemeye çalışan, ama göstermelik olarak ‘göçmenlerin’, ‘Türklerin’ çıkarlarını savunuyor görüntüsünde olan hiç bir partiye ve adaya oy verilmemelidir.

Çünkü, emekçilerin sorunlarının asıl kaynağı, başka bir ulusa, ya da başka bir dine mensup olmaları değildir. Binlerce müslüman dinine mensup Türkiyeli emekçi gibi, milyonlarca Hıristiyan dinine mensup Alman emekçisi de işsizdir. Çocuklarının eğitim olanakları kısıtlanmıştır. Vergileri yükseltilmiş, emeklilik hakkı gasbedilerek özelleştirilmiştir. Hangi ulusa mensup olursa olsun emekçilerin vereceği her oy bu sorunların çözümüne, işsizliğe, sosyal kısıtlamalara, savaşa ve ırkçılığa karşı mücadelenin güçlenmesine hizmet etmelidir. Tek başına seçimlerde kullanılacak oy, emekçilerin temel sorunlarının çözümü için yeterli değildir. Emekçiler, gençler, kadınlar olarak ihtiyaç, özlem ve isteklerimizin gerçekleşmesi haklarımızda ısrar eden ve milliyetçi bölünmüşlüğe izin vermeyen bir mücadeleyle mümkündür.